Futbolda bahis operasyonları

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, 27 Ekim 2025’te yaptığı açıklama, futbolda bahis skandalını ortaya çıkardı. Ardından “futbolda temizlik” adı altında 7 Kasım’da operasyonlar başladı. Süper lig kulüp başkanlarının da bulunduğu 21 kişi gözaltına alındı. Eyüpspor’un başkanı ve 3 hakem tutuklandı. 10 Kasım’da Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor’un da aralarında olduğu Süper Lig, 1. Lig ve alt liglerde oynayan 1024 futbolcu bahis oynadıkları için disipline sevkedildi.

Bu durum sistemin ne kadar yozlaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Eski TFF Başkanı Yıldırım Demirören Milli Piyango’nun sahibiydi ve Türkiye’deki tüm “yasal” kumar sistemini elinde tutuyordu. TFF’nin 2020’deki başkanı Nihat Özdemir de alt ligler için Misli.Com adlı iddia sitesiyle anlaşma yapmıştı.

Bir yandan her türlü reklamı yaparak başta işçi ve emekçileri “hayal”ler dünyasına hapsederek iddia-kumara sevk ediyorlar; bir yandan da “yasadışı kumarla mücadele ediyoruz” demagojisini yapıyorlar.

 

Yasadışı-yeraltı ekonomisinin

dünyada ve ülkemizdeki yeri

2023 yılında dünyada GSYİH 105.7 trilyon dolar, yeraltı dünyasının payı 12.5 trilyon olarak görünüyor. Gambling Global Market Report 2024; 2023 itibariyle dünyada bahis ekonomisinin büyüklüğünün bir önceki yıla göre yüzde 7.4 artış gösterdiğini ortaya koydu. Bu, 580 milyar dolara denk geliyor. 2027 yılının sonunda bu oranın 744 milyar dolar olacağı öngörülüyor.

BM’nin raporuna göre ise, tüm dünyada yasadışı bahis miktarı 1.7 trilyon dolar. Futbolun şirketleşmesinin rol modeli olarak görülen İngiltere’de 2015-2016’da 4.2 milyar sterlin olan çevrimiçi kumar gelirleri 2023-2024’te 6.5 milyar sterline çıkmış. 2024’ün ilk çeyreğine göre İngiltere’de 24.5 milyar kez sanal bahis oynanmış.

FİFA (Dünya Futbol Birlikleri Federasyonu) dünyadaki bütün ülkelerden gelir elde ediyor ve sürekli yeni organizasyonlarla gelirlerini büyütüyor. 2025’in mart ayı içinde açıklanan verilere göre, 6.1 milyar dolar varlık geliri, 4.760 milyon dolar banka rezervleri var. UEFA’ya bağlı Avrupa kulüplerinin 2014-2024 yılları arasında gelirleri ise, 29 milyar avroya çıkmış durumda. Bu gelirlerin büyük çoğunluğu televizyon-yayın gelirleri, sponsor, gişe, mağazalardaki ürün satışlarından elde edilenler olarak sıralanıyor.

Türkiye’de 2021 yılında “yasal” şans oyunları miktarı yüzde 69 büyüyerek 123.66 milyar TL’ye ulaşmış. Yıllık 6 milyar dolarlık bir gelire, dünyadaki bahis oranlarının ise yüzde 0.8’ine denk geliyor. Teknolojik ve dijital aletler aracılığıyla oynayan kişi sayısı 7 milyona ulaşmış. Tabi ki bu dijital ortamlarda kayıtlı olarak oynayanların sayısı. Kumarhanelerde, kahvehanelerde ve izbe köşelerde fiziken kumar oynayanların sayısı resmi olarak hiçbir zaman bilinemiyor.

Dünyada milyonlarca online kumar sitesi var. Kapatmalara ve engellemelere rağmen yenileri açılmaya devam ediyor. Türkiye’de 2016-2019 yılları arasında 517 bin siteye BTK tarafından erişim engeli getirildi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2023 yılında yasadışı bahisten bloke konulan işlem miktarının 644 milyon TL olduğunu açıkladı. MASAK 2025’in Temmuz ayı itibarıyla 159 bin kişi hakkında rapor hazırlamış ve milyarlarca TL, milyonlarca dolara bloke koymuş. Yine MASAK verilerine göre, Türkiye, Gürcistan, Kıbrıs ve Sırbistan hattında 100 milyar dolarlık kumar dönüyor ve bu Türkiye’nin yıllık toplam ihracatının iki buçuk katına denk geliyor.

Bu operasyonlara rağmen yasadışı bahis geliri, 2024 yılında yasal olan Spor Toto teşkilatının yaklaşık iki katı. (Spor Toto’nun 2024 yılındaki geliri 591 milyar TL civarında.)

 

“Temiz” futbol isteyenler ne kadar temiz?

Neredeyse, günün 24 saati dünyanın her tarafında birçok spor organizasyonu yapılıyor. Ülkelerin kendi spor ligi organizasyonları dışında, daha büyük payların elde edildiği Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası, Asya Kupası, Afrika Kupası, Olimpiyatlar belli periyotlarla ve yılları bulan “dev” hazırlıklar ve harcamalarla yapılıyor. Bu organizasyonların kimlere verileceği, ne kadar para harcanacağı tek tek uzun toplantılarda, yıllar öncesinden belirleniyor. Nasıl belirlendiği konusunda her dönem dönen pazarlıklar ve verilen rüşvetlerin haberleri, davaları, basına yansıyor.

2022’de Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nın rüşvetle bu ülkeye verildiği ortaya çıktı mesela. UEFA’nın eski başkanlarından ve Fransa’nın ünlü futbolcusu Micheal Platini’nin bu organizasyon için Katar’dan rüşvet aldığı anlaşıldı. Tabi öncesinde Katar şirketleri birçok Fransız kulübüne sponsor olmuş, Avrupa’da birçok takımı satın almıştı.

FİFA’nın 24 yıl başkanlığını yürüten Josea Havelange’nin ve yöneticilerin görevde bulundukları süre içinde 140 milyon dolardan fazla rüşvet aldıkları 2012’de ortaya çıktı. 2015 yılında ABD’de yürütülen bir soruşturmada FIFA’nın ihalelerinin değiştirilmesi, başkanlık seçimlerinin etkilenmesi için rüşvet dağıtıldığı ortaya çıkarıldı. Aralarında FIFA yöneticilerinin de olduğu kişiler tutuklandı.

1980 yılında İtalya’da şike yaptıkları için Milan ve Lazio küme düşürüldü. 1982 dünya kupasında gol kralı olan Rossi’nin de aralarında olduğu futbolcular men edildi. 2000 yılında Seri A ve Seri B’de 8 futbolcu şikeden suçlu bulundu. 2005’te Genoa bir üst lige yükselmek için rakip takıma para verdiği için Seri C’ye düşürüldü. Juventus, Milan ve diğer İtalyan kulüplerinin bulunduğu takımlar hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturmada Juventus küme düşürüldü, diğer takımların puanları silindi. 2011 yılında da 22 takım hakkında şike soruşturması başlatıldı. Şüpheli 61 kişiden 52’sinin o dönem aktif futbol oynadığı açıklandı. Aynı dönemde Singapur, Avustralya, Finlandiya, Zimbabwe, Çin ve Macaristan’da yürütülen operasyonlarda onlarca kişi tutuklandı. Almanya’da 2009 yılında yürütülen bir soruşturmada Avrupa’da 200 maçta şike yapıldığı açıklandı. Bu operasyonlar sonucunda Almanya’da 15, İsviçre’de 2 kişi tutuklandı.

Türkiye’de ise şike olayları liglerin kurulduğu tarihten itibaren hep gündemde oldu. Türkiye’nin dört büyük kulübü olan Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzonspor başta olmak üzere hemen hemen her kulübün diğer takımlara para verdikleri iddiaları sürekli vardı. “Hatır şikesi”, “prim” dağıtma adı altında maçlar maniple edildi. Mesela 2011’de Fenerbahçe, Beşiktaş, Başakşehir şike yaptıkları için ceza aldı. O dönem ceza alan yöneticilerden biri olan Serdar Adalı, Beşiktaş’ın bugünkü başkanı. UEFA’nın açıkladığı şikeci takımlar içinde Türkiye’den Beşiktaş, Fenerbahçe, Eskişehir ve Sivasspor’un adı var. Sivasspor’un uzun yıllar başkanlığını yapan Mecnun Odyakmaz TFF’de başkan yardımcısı.

TMSF ve MASAK’ın raporlarıyla birçok şirkete el konuldu. Mayıs ayında yasadışı bahis oynattığı gerekçesiyle el konulan Ozan Elektronik’in yönetim kurulu üyeleri arasında Merkez Bankası’nın eski yöneticisi AKP’li Ömer Duman ve MASAK’ın eski başkanlarından İbrahim Hakkı Polat da var.

 

Futbol sadece futbol değildir

Kapitalist sistemde sürekli umut pohpohlanır. İşçi ve emekçileri bir yandan sömürü cenderesinde tutarken, bir yandan da isyan etmemeleri için sisteme bağlamaya çalışırlar. Bu doğrultuda tüm araçlar devreye sokarlar.

Emekle hiçbir şey elde edilemeyeceği, bu sistemde tek yolun gayrimeşru işlere girmek olduğu dizilerde, tv programlarında anlatılıp duruluyor. Mafya çeteleri, gelecek umudu kalmayan gençlere pençesini atıyor. Devlet her türlü sömürüyü yapan patronları ve mafya babalarını koruyor.

Özellikle son 25 yılda ülkemizde gençler arasında çeteleşme-mafyalaşma hızlı bir biçimde artmış durumda. Devrimcilerin eskiden güçlü olduğu semtlerde çete-mafya ilişkilerini yaygınlaştıran devlet, kendisine karşı gelişebilecek tepkileri de bu şekilde bastırmayı hedefliyor. Küçük bir eyleme bile binlerce polis yığılırken, çete-mafya çatışmalarında ortada görünmüyorlar.

Türkiye bir mafya cennetine dönüştürülmüş durumda. Dünyada kırmızı bültenle aranan mafya liderlerinin Türkiye’yi seçmesi tesadüf değil. Devlet-mafya ilişkisi her dönem vardı, fakat AKP döneminde ayyuka çıktı. Mafya babalarının cumhurbaşkanı ve bakanlarla, bürokratlarla fotoğrafları ortalıklarda dolaşıyor.  Neredeyse her türlü çete-mafya ilişkisi içinde devlet bürokrasisi ve burjuvalar mevcut.

Neden spor kulüplerini hep paralı adamlar yönetiyor? Şirketler sponsor oluyorlar? Tabi ki, para kazanmak için! Koç’lar, Cinerler, Nihat Özdemirler, Demirören’ler fabrikalarında işçileri ve emekçileri açlık sınırının altında çalıştırırken, bir futbolcu transferine milyonlarca dolar-euro harcıyorlarsa, karlı olduğu içindir. Mafya liderleri kulüp satın alıyorlarsa, kara paralarını aklamak içindir. Kulüp başkanı ya da yöneticisi olarak devlet ve bürokrasiyle “güzel ilişkiler” kuruyor ve yeni ihaleler alıyorlar.

Sonuçta hiçbir operasyon “pislik temizlemek” için yapılmıyor. Amaç karların burjuvaziye akıtılması…

Bir yanda dönen milyarlar, bir yanda bizim yoksulluğumuz… Bizi asgari ücrete-yoksulluğa mahkum edenlere ve her türlü yoz ilişkiye karşı örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka çaremiz yok. Spor ve eğlence, insan ruhunu, bedenini ve yaşamını geliştirdiği ölçüde faydalıdır. Tribünlerdeki kitleler, ancak örgütlendiğinde ve hakkını aradığında, kapitalist sistemi yıktığında “spor toplum için” yapılacaktır.

Bunlara da bakabilirsiniz

İşçi sınıfının önderlerinden HAMİT TEKİN ölümsüzdür!(1934-1979)

Hamit Tekin (Hamido) doğal işçi önderiydi. Yıllarını işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesine vermiş bir proleter devrimciydi. …

İEB’in “Asgari değil insanca yaşam” çalışmaları sürüyor

İşçi Emekçi Birliği, “İnsanca yaşanacak asgari ücret” için çalışmalarını sürdürüyor. “Asgari değil insanca yaşam için …

İsviçre’de “Kuyu Tipi Hapishaneler”e karşı mücadele

İsviçre’de kurulan Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Platformu, Türkiye’de giderek yaygınlaştırılan ve devrimci tutsaklar için özel bir …