YKS sonuçları ve gösterdikleri

2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) yerleştirme sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Sonuçlar, Türkiye’deki eğitim sisteminin ve politikalarının ne kadar çarpık olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. 

ÖSYM’nin açıkladığı sonuçlara göre, sınava 2 milyon 560 bin öğrenci girdi. Tercih yapan öğrenci sayısı ise 1 milyon 412 bindi. Tercihlerinin ardından herhangi bir yükseköğretim programına yerleşebilen öğrencilerin sayısı ise 785 bin 186. Verilere göre, yaklaşık 1 milyon öğrenci tercih yapmamış; tercih yapan öğrencilerin sadece yüzde 55,6’sı bir yükseköğretim programına yerleşebilmiş. Bu oranlar yüz binlerce gencin eğitim hakkından mahrum bırakıldığının kanıtıdır.

Bu yıl liseden mezun olan 812 bin 210 öğrenci sınava girmesine rağmen, bu öğrencilerden 577 bini tercih yapmadı. Tercih yapan 235 bin öğrenciden ise sadece 133 bini lisans bölümlerine yerleşebildi. Bu sayılara göre liseden mezun olan gençlerin eğitim hayatlarına devamı sınırlı. Gelecek kaygısı ve umutsuzluk, gençleri eğitimden uzaklaştırıyor. Çarpık eğitim ve sınav sistemi, bunda önemli bir yere sahip. 

Devlet üniversitelerinde lisans ve ön lisans programlarının kontenjan doluluk oranı yüzde 99 olarak açıklanmıştı. Devlet üniversitelerinde lisans ve ön lisans programlarının kontenjanlarının azaltıldığını biliyoruz. Geçtiğimiz senelerdeki puan ve sıralama hesabına göre istedikleri bölüme yerleşen çoğu öğrenci, bu sene istedikleri bölümlere yerleşemedi veya açıkta kaldı. Tıp, hukuk, mimarlık, mühendislik gibi bazı gözde bölümlerde ise yüzlerce kontenjan boş kaldı. Bu durum eğitim planlamasında ciddi bir koordinasyon eksikliği olduğunu gösteriyor.

Vakıf üniversitelerinin kontenjan doluluk oranı ise yüzde 75. Bir yandan devlet üniversiteleri tamamen doluyor, diğer yandan vakıf üniversitelerinde 47 bin 477 kontenjan boş kalıyor. Devletin eğitim alanını özelleştirme çabalarına, özel liselerin, öğrencilerini anlaşmalı oldukları özel bir üniversiteye yönlendirmelerine rağmen vakıf üniversiteleri tercih edilmiyor. 

Halkın nasıl bir yoksulluk içinde yaşadığının kanıtıdır bu durum. Parası olmayan gençlerimiz kontenjanları azaltılan devlet üniversitelerine girebilmek için amansız bir rekabetin içine sokuluyor, ya da eğitim sisteminin dışında bırakılıyor.

Sorun sadece kontenjanlar değil. Üniversiteye kayıt yaptıracak öğrencileri daha büyük zorluklar bekliyor. Barınma, ulaşım, beslenme, yaşam maliyetleri almış başını gitmiş durumda. Aileler çocuklarını büyük şehirlere göndermek istemiyor. Yaşadıkları şehirlerde bulunan üniversitelere kayıt yaptırmak her açıdan daha sürdürülebilir geliyor haklı olarak. Son beş yılda 716 bin 613 öğrencinin üniversitelerden kaydını sildirdiğini biliyoruz. Bu tablo, işçi-emekçi çocuklarının üniversite okumasının giderek imkansızlaştığını gözler önüne seriyor.

Ailelerde ve gençlerde geleceğe dair umutsuzluk artıyor. İyi bir üniversitede okumanın ayrıcalık halini aldığı, diğer yandan üniversite mezunlarına yeterli istihdamın sağlanamadığı koşullarda, gençler kısa yoldan para kazanmanın hayaline kapılıyor. Devletin sermayeye ucuz işgücü sağlaması için açtığı MESEM gibi okullara kayıtlar artıyor.

Yükseköğretim bir hak olmalıdır. Üniversite sınavları öğrencilerin yeteneğine ve ilgisine göre yeniden dizayn edilmelidir. Üniversite kontenjanları eğitim alanın özelleştirilmesine göre değil, toplumsal ihtiyaca göre şekillendirilmelidir. Gençlerin barınma, beslenme, ulaşım sorunları çözülmelidir. Kamusal yurtlar artırılmalıdır. Eşit, parasız, bilimsel, anadilde, demokratik eğitim hakkı sağlanmalıdır.

Bunlara da bakabilirsiniz

Nepal’de halk ayaklanması

Nepal’de hükümetin artan yolsuzlukları ve sosyal medya platformlarını engellemesinin ardından patlayan kitle öfkesi, ayaklanmaya dönüştü.  …

Paris’te Yılmaz Güney anması yapıldı

Yılmaz Güney, ölümünün 41.  yıldönümünde Paris’teki mezarı başında anıldı. Devrimci demokrat kurumların çağrısıyla yapılan anma, …

YILMAZ GÜNEY: Sanatçı, devrimci, özgürlük simgesi…

Bugün, devrimci Kürt sanatçı Yılmaz Güney’i mezarı başında andık. 41 yıl önce çok genç yaşta …