Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın!

Hapishaneler, her dönem  komünistler ve devrimciler açısından önemli bir direniş mevzisidir. Egemenler düzenlerini sürdürebilmek için kendine muhalif kesimleri sürekli baskı altında tutmaya çalışır. Öncü kesimleri hedefe çakar, onları yoketmeye çalışır. Bunun önemli araçlarından biri de hapishanelerdir. Hapishaneleri sadece bir tecrit olarak değil, bir  “öğütme aracı” olarak da kullanırlar. Oralardan çıkanlar bir daha başkaldırmaya cesaret edemesin isterler. Düşüncelerinden soyutladıkları ve kişiliksizleştirerek bir müsveddeye dönüştürdükleri insanları yönetmek daha kolaydır çünkü.

Komünist ve devrimciler başta olmak üzere onurlu insanlar bu uygulamalara karşı her zaman direnmiştir. Bu  direnişlerde, açlık grevleri ve ölüm oruçlarında şehit düşen binlerce devrimci ve komünist tutsak vardır. Bugün de direnişler sürüyor…

* * *

Döneme göre hapishanelerin mimari yapısı da değişmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem, insan haklarından, demokrasiden ne kadar dem vurursa vursun, hapishaneler sözde daha “modern”, gerçekte daha insanlık dışı hale gelmiştir. Günümüzde farklı isimlerle adlandırılan bu hapishaneler, duvarların daha da yükseldiği bir kuyuya dönüşmüştür.

Türkiye, hapishane inşası konusunda oldukça yol almış durumda. Tecrit ve izolasyonu derinleştirerek ilerliyor. 12 Eylül darbesinin ardından kitle hareketini bastırmak için yüzlerce cezaevi yapıldı. Özel Tipler, E Tipleri, F Tipleri derken, son 4 yıldır Yüksek Güvenlikli S ve Y tipi yani “Kuyu Tipi” hapishanelerin yapımına hız verildi. Kentlerin ekonomisini “geliştirmek” amacıyla hapishaneleri dört bir yana yaydıkları ve yeni inşaatların devam ettiği biliniyor.

Avrupa Konseyi’nin 2023’te yayınladığı 2022 nüfus ile cezaevinde bulunma oranları raporuna göre, Türkiye’de her 100 bin kişiden 355’i hapisteydi. Bu oran Avrupa Konseyi ülkelerinde ortalama 117 kişiydi. Üstelik 2020 ve 2023’te yapılan infaz değişiklikleriyle 200 bin tutuklu ve hükümlü hapishanelerden çıkmış olmasına, birçok yeni cezaevi açılmış olmasına rağmen, hapishane kapasitesinin çok üzerinde tutsak var.

Yüksek Güvenlikli, S ve Y Tipi hapishaneler 2020’den sonra inşa edilmeye başladı. Bu tipte 42 hapishane açıldı. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2020 yılında 23, 2021 yılında 32, 2022 yılında 22, 2023 yılında 16 değişik tip ve mimaride hapishaneler açılmış. Hala yapımına devam eden hapishane sayısı 12. Toplamda sayı 402’ye ulaşmış durumda. 2024 verilerine göre toplam kapasitesi 295 bin 328’dir. 2025 sonuna yaklaştığımız bu süreçte, yeni tutuklamalarla 400 bini aşkın kişi hapiste.

* * *

Kuyu tipi hapishanelerinin “tehlikeli” olarak niteledikleri tutsaklar için yapıldığı söyleniyor. Devrimci tutsakları, vahşice insan öldürenlerden daha “tehlikeli” buluyor olmalılar ki, önce onları koymaya başladılar. Bu hapishanelerde genelde tek kişilik hücreler var, çok az sayıda üç kişilik hücreler de bulunuyor. 12-13 metrekare olan ve içinde banyo, mutfak, ranza bulunan hücreler bunlar. Camları da boş alanlara bakıyor. Birinci ve ikinci katlardaki pencereler demir korkulukların yanı sıra, dar çelik ağlarla kapatılmış. Bu durum tutsakların havayla ve güneşle temasını engelliyor. Ayrıca boşluğa bakan pencerelerden, hafif bir gürültü bile çok yoğun bir rahatsızlığa yol açacak biçimde yayılıyor. Kameralar ise hücrelerin içini görecek şekilde çelik kafeslerin üstüne yerleştirilmiş. 3 kişilik hücrelerde kameralar içeriye takılı. Hücre kapıları elektronik olarak açılıp kapanmakta, herhangi bir insanla temas edilmemektedir. Bir ihtiyaç olduğunda gardiyanlarla megafonla iletişim sağlanıyor. Yani hücredeki bir tutsak, çok uzun bir süre hiç insan sesi duymadan, dört duvarın arasında kalabiliyor. Acil bir durum olduğunda (deprem, patlama, yangın vb) elektrikler kesildiğinden tutsakların kapıların kilitli kalması ve ulaşılamaması da ayrı bir tehlike.

Tutsakların havalandırma hakları, “ağırlaştırılmış müebbet” koşullarına tabi. Diğer hapishanelerde sabah güneş doğması ve akşam güneş batımıyla uygulanan havalandırma hakkı, tek kişilik hücrelerde günlük 1.5 saat. Üstü elektrikli ve çelik tellerle kapatılmış 63 metrekare olan havalandırmalara, tutsaklar hücrelerinden çıkarılarak götürülüp getiriliyor. Hücrelerden uzak bir yerde olan havalandırmada, tutsakların tuvalet ve diğer ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir düzenleme, yağış ya da yakıcı güneşten korunmaya dönük bir önlem de bulunmuyor. Bu nedenle kimi zaman bu süre daha da kısalabiliyor.

Bu hapishaneler sadece tutsaklar için değil, onları ziyarete gelen yakınları ve arkadaşları için de ayrı bir işkencedir. Şehir dışlarına yapılan hapishanelere ulaşım bir problemken, ziyaret saatleri de başka bir sorun yumağıdır. Tutsaklar görüşe giderken, ne diğer tutsakları görebiliyor, ne de ziyaretçileri. Her tutsağın ziyaret saati diğerleriyle yalıtılmış bir şekilde planlanıyor.

Kuyu tipi hapishaneler mutlak tecrit üzerine kurgulanmış. Kimseyle temas etmeden ve havalandırma saatleri dışında küçük bir hücrede hareketsiz, sosyal bir iletişim kurmadan kalmak, insanı insan yapan en önemli unsuru deforme ediyor; düşünme ve konuşma yetisini de kısırlaştırıyor. Ayrıca bu kadar büyük bir tecrit, her türden psikolojik sorunu üreten ve derinleştiren bir rol oynuyor.

Tutsaklarla muhatap olan gardiyanların yaşadıkları yerler de kampüs olarak inşa edilen hapishane alanı içerisinde bulunuyor. Bu durumda devlet personelinin de -ki genelde özel seçilmiş tiplerin görev yaptığı düşünüldüğünde- asosyal olması kaçınılmaz.

Devrimci tutsakların her gün sürgün edilerek buralara taşındığı haberleri geliyor. Daha hapishaneye girildiği anda gardiyanların çıplak arama dayatması ve saldırılarla ilk mesajlar veriliyor. Tutsakların iletişim, sağlık, sosyalleşme hakları, yayınlara ulaşım hakları sürekli kısıtlanıyor. Devrimci tutsakların uzun yıllar süren direnişlerle kazandığı ve yasalara soktuğu hakları gasp etmek için, devletin var gücüyle çalıştığı ortada.

* * *

Kuyu tiplerine karşı son dönemde açlık grevleri ve ölüm oruçları artmış durumda. Dışarıda da başta tutsak aileleri olmak üzere insan hakları örgütleri eylemler düzenliyorlar.

TAYAD’lı aileler, direnişçilerin sesini duyurmak için birçok yerde eylemler yapıyor. Ankara’da Kurtuluş Parkı’nda oturma eylemleri sürüyor. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde de oturma eylemleri ve protestolar devam ediyor.

4 Eylül 2025 itibariyle, ölüm orucu ve açlık grevini sürdüren tutsakların adları:

Serkan Onur Yılmaz- 298. gün

Ali Aracı- 199. gün

Ayberk Demirdöğen- 177. gün

Fikret Akar- 159. gün

Ümit Çobanoğlu- 98. gün

Fırat Kaya- 40. gün

Gürkan Türkoğlu- 38. gün

Tahsin Sağaltıcı- 38. gün

Hüseyin Özen- 38. gün

Ali Dilmen- 25. gün

Seval Aracı- 20. gün

27 Ağustos’ta İHD İstanbul Şubesi konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Kuyu tiplerindeki direnişçilerin durumunun anlatıldığı açıklamada, “ölümler ve kalıcı sakatlıklar olmadan mahpusların taleplerinin kabul edilmesi için yetkilileri acilen harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi.

4 Eylül’de birçok kitle örgütünün yeraldığı bir basın açıklaması yapıldı. TTB, THİV, İHD, ÖHD, ÇHD, TAYAD, MED TUHAD-FED, SES’in katıldığı toplantıda, her yıl artan tutsak sayısına dikkat çekildi, kuyu tiplerindeki hapishanelerdeki tecrit koşulları ve buna karşı verilen direniş anlatıldı. “Kuyu tipi hapishaneler kapatılmalı, yenilerinin yapılması durdurulmalı, tecritteki mahpuslar diğer hapishanelere sevk edilmeli, açlık grevi ve ölüm orucundaki mahpusların talepleri kabul edilmeli” denildi.

Hiçbir dönem komünist ve devrimci tutsaklar izolasyona boyun eğmedi, düşüncelerinden taviz vermedi. Kuşkusuz “güvenlikli” hapishanelerin işlevsiz hale getirilmesinin en önemli yolu, işçi ve emekçiler başta olmak üzere toplumsal kesimlerinin mücadeleyi yükseltmesidir. Zaten devlet de toplumsal patlamanın ayak seslerini duyduğunda, herkesi “terörist” olarak görüyor ve gözaltı-tutuklama furyası başlatıyor. “İçeride dışarıda hücreleri parçala” sloganının gerçeğe dönüşmesi, egemenlerin en büyük korkusudur.

Kuyu tipi hapishaneler derhal kapatılmalı, devrimci tutsakların tüm talepleri kabul edilmelidir.

Bunlara da bakabilirsiniz

Nepal’de halk ayaklanması

Nepal’de hükümetin artan yolsuzlukları ve sosyal medya platformlarını engellemesinin ardından patlayan kitle öfkesi, ayaklanmaya dönüştü.  …

Paris’te Yılmaz Güney anması yapıldı

Yılmaz Güney, ölümünün 41.  yıldönümünde Paris’teki mezarı başında anıldı. Devrimci demokrat kurumların çağrısıyla yapılan anma, …

YILMAZ GÜNEY: Sanatçı, devrimci, özgürlük simgesi…

Bugün, devrimci Kürt sanatçı Yılmaz Güney’i mezarı başında andık. 41 yıl önce çok genç yaşta …