
Rojin Kabaiş’in ölümünün ardından bir yıl geçti. 15 Ekim’de cansız bedeninin bulunmasından sonra, yetkililer “intihar etti” demişlerdi. Fakat bu iddia kimseye inandırıcı gelmedi. Başta babası olmak üzere ailesi, arkadaşları, kitle örgütleri, Rojin’in ölümünün gerçek nedenini öğrenmek için eylemler yaptılar. Buna karşın Yurt İdaresi’nden Adli Tıp Kurumu’na kadar tüm resmi kurumlar, Rojin’in ölüm nedenini aylarca sakladı, saklamaya devam ediyor…
Adli Tıp Kurumu’nun ilk raporunda, Rojin’in ölümünün “suda boğulma” olduğu, ancak intihar mı, kaza mı yoksa cinayet mi olduğunun tespit edilemediği yazılmıştı. Ardından Rojin’in bedeninde iki erkek DNA’sının bulunduğu söylendi. Fakat DNA ile ilgili bilgiler aylarca gizlendi. Bu yöndeki ısrarlı mücadelenin sonucunda DNA’nın vücudun neresinden çıktığı nihayet paylaşıldı! Ve Rojin’in ölmeden önce tecavüz saldırısına uğradığı kesinleşti. Fakat hala bu DNA’ların kime ait olduğu gizleniyor.
Belli ki, Rojin’e saldıranlar ve ardından katledenler, bölgenin “ekabir” kesiminden… Biz bu filmi defalarca seyrettik çünkü. Giresun’un Eynesil ilçesinde Rabia Naz’a arabayla çarparak ölümüne neden olan kişinin AKP’li Nurettin Canikli’nin oğlu olduğu açığa çıkmasına rağmen yıllarca sakladılar. Kızının ölümünün kaza değil cinayet olduğunu söyleyen baba Şaban Vatan’ı bu yüzden hapse bile attılar. Yine AKP milletvekili Şirin Ünal’ın evinde ölü bulunan Nadira Kadirova adlı bir kadın çalışanın intihar ettiği söylenmişti. İntihar ettiği söylenen kaç kadının aslında katledildiğini biliyoruz. Bunların bir kısmı sonradan açığa çıktı, bir kısmını gizlemeye devam ediyorlar. Özellikle de katiller devlet yetkilileri veya zengin ailenin çocukları ise, açığa çıkmaması için ellerinden geleni yapıyorlar.
Geçtiğimiz yıl Diyarbakır’da kaybolduğu söylenen ve günler sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesinin ardındaki sır perdesi de hala aralanmış değil. Cinayette parmağı olan Narin’in amcası, aynı zamanda köyün muhtarı Salim Güran’ın “korucu” olması ve köye gelen “üst düzey” kişilerle yakın ilişkisi, bu “sır perdesi”nin neden açılmadığını da ortaya koyuyor. Keza 5 Ocak 2020’de Dersim’de bir anda ortadan kaybolan Gülistan Doku’ya ne olduğu, yaklaşık 6 yıldır örtbas ediliyor. Tek şüpheli erkek arkadaşı ve bu şahsın polis olan üvey babasını işaret eden çok sayıda veri olmasına rağmen, soruşturma ilerlemiyor.
Rojin Kabaiş’in ölümünün de “intihar” olarak gösterilmesi, aynı zihniyetin devamıydı. Onun için kimseye inandırıcı gelmedi. Öyle ki, Yurt İdaresi gece yurda dönmeyen Rojin’in kayıp haberini ailesine bir gün sonra bildirmişti. Polise ve basına haber veren ise Rojin’in arkadaşlarıydı. Dolayısıyla Rojin cinayetini saklama işi Yurt İdaresi’nden itibaren başlamıştı. Rojin’in okuduğu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü’nden Adli Tıp Kurumu’na, oradan TBMM’ye kadar uzanıyordu. Yani sistematik bir şeklide gizleme-örtbas etme sözkonusuydu.
Rojin’in şüpheli ölümünün araştırılması için TBMM’de bir komisyon kurulması talebiyle DEM Parti tarafından verilen öneri, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Bu reddediş, esasında Rojin cinayetindeki paylarının itirafı gibiydi. Sadece Rojin cinayetinde değil, önceki kadın cinayetlerinde de AKP-MHP bloku bu yönde gelen tüm önerileri reddetmişti.
Keza Adli Tıp Kurumu, Rojin’in öldürülmeden önce cinsel saldırıya uğradığını tespit etmesine rağmen aylarca sakladı. Van Gölü’ne atılan Rojin’in cesedinin bulunması da günlerce sürdü. Bu şekilde suç delillerinin kaybolması beklendi. Tüm bu gizleme-örtbas etme çabalarına rağmen ailesinin, arkadaşlarının, kadınların, kitle örgütlerinin mücadelesiyle Rojin cinayetinin bir kısmı açığa çıkartıldı.
Şimdi DNA’sı bulunan erkeklerin kim olduğu saklanıyor. Bu bilgiye de başından itibaren sahip oldukları kesindir. Öyle olmasa, sistematik bir şekilde en küçük kurumdan en büyüğüne dek aynı tutum gösterilmezdi. Şüpheli her kadın ölümünün bir cinayet olduğu ve katillerin bir veya birkaç kişi değil, sistemin kendisi olduğu Rojin Kabaiş olayında bir kez daha görüldü.
Rojin’in katledilmesinin birinci yılında başta Van olmak üzere birçok ilde üniversite öğrencileri, kadınlar, kitle örgütleri eylemler yaptılar. Cinayetin perde arkası aydınlatılana kadar mücadelenin süreceğini ortaya koydular.
Rojin’in kelime anlamı “gün gibi, güneş gibi” demek. “Gün gibi, güneş gibi” çocuklarımızın, genç kızlarımızın, kadınlarımızın solmaması, yokolup gitmemesi için, emperyalist-kapitalist sisteme karşı mücadelemizi çok yönlü bir şekilde yükseltmemiz gerekiyor.
PDD – Proleter Devrimci Duruş Devrimler Tarihin Lokomotifidir