23 Temmuz Katliamı’nın yıldönümünde Şavşat’ta miting

23 Temmuz Şavşat Katliamı’nın 46. yıldönümünde Şavşat’ta Sol Parti tarafından düzenlenen “Doğa, Emek, İnsan Mitingi”nde biz de Proleter Devrimci Duruş olarak, flamalarımız, dövizlerimiz ve sloganlarımızla yerimizi aldık. Yaklaşık 2000 kişinin katıldığı miting aşırı sıcağa rağmen oldukça coşkulu geçti.

23 Temmuz 1979, Şavşat’ta devletin saldırısıyla bir katliamın gerçekleştirildiği gündür. Artvin’in Şavşat ilçesine, 1979 yılı Temmuz ayının ilk haftasından Giresun’dan bir komando alayı getirilmişti. O süreçte birçok kentte sıkıyönetim kararı olmasına rağmen, henüz Artvin için böyle bir karar yoktu. Giresun’dan gelen birliğin albayı ise, “Şavşat’ı vatan toprağına katmaya geldim” diye kitlelere meydan okuyor, nasıl faşist bir saldırganlığı hedeflediğini açıkça söylüyordu. Zaten geldikten sonra halk üzerindeki baskılar arttı. Arama yapma bahanesiyle her gün bitmek tükenmek bilmez biçimde insanların yaşamlarını zorlaştırıyor; alışveriş yapıyor ama esnafa para ödemiyor; taksilere el koyup şehri turluyorlardı. Kitlenin öfkesi ise her geçen gün büyüyordu. “Solcu” kimliği ile bilinen, pek çok devrimci yetiştirmiş Şavşat’ta, bu zorbalık büyük bir tepki oluşturmuştu. İlk eylem 18 Temmuz günü yaşandı. Esnaf dükkan açmadı, şoförler arabalarını çalıştırmadı, işçiler yaygın biçimde iş bırakma eylemi yaptı. Bir genel grev, genel direniş, Şavşat’taki öfkenin ifadesiydi. Ardından 23 Temmuz 1979’da miting kararı alındı. Çevre ilçeler de toplanarak bu “sömürge valisi”ne tepki gösterilecekti. Mitinge Murgul, Artvin, Şavşat ve Ardanuç’tan binlerce kişi katıldı. Miting alanı zaten Giresunlu komando birliği tarafından kuşatma altındaydı. Ardanuçlular, yolda 5 kez durduruldukları için mitinge yetişememişlerdi. Miting dağılırken alana giren 2 bin 500 Ardanuçlu, TÖB-DER binasının önünde toplandılar. Burada yapılan bir konuşmadan sonra, onlar da dağılmaya başladılar. Bu sırada komandolar, dağılan halkın üzerine ateş açtı. Saldırıda 5 kişi yaşamını yitirdi; 30 kişi yaralandı.

Artvin halkı bu katliamı hiç unutmadı. Aradan geçen 46 yıla rağmen, mitinge katılım fazla, öfke yüksekti.

Yürüyüş ve miting sırasında katliamı protesto eden sloganların yanısıra, bugüne ait devlet saldırıları için de sloganlar atıldı. “HES’lere, RES’lere, Madene geçit yok!” “Faşizme karşı omuz omuza!” “Kurtuluş devrimde, sosyalizmde!” sloganları sıklıkla atıldı. Ayrıca açlık grevinde olan Grup Yorum elemanlarına destek için “Grup Yorum halktır, susturulamaz!” sloganı atıldı.

SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş’ın, Şavşat Dernekleri Federasyonu Başkanı Mustafa Faruk Altun’un konuşma yaptığı mitingde, PDD adına aşağıdaki mesaj kürsüden okundu.

“Dostlar Yoldaşlar!

Gün geçmiyor ki yeni bir hak gaspıyla karşılaşmayalım. Her gün yeni bir muhalif belediyeye kayyum atanıyor. İki sıfırlı enflasyonla emeklilerin maaşları daha cebine girmeden sıfırlanıyor. Esnaf kan ağlıyor. Kırsal üretim ve hayvancılık hızla tasfiye ediliyor. Gençlik gelecek kaygısıyla boğuşuyor. Kürtler havuç-sopa politikasıyla “terbiye” edilmeye çalışılıyor. Yaylalar, dereler, ormanlar… RES, HES, Maden talanıyla karşı karşıya. Yaşam alanlarımız hunharca yok ediliyor.

Peki nasıl yapıyor bu iktidar bunları. Bizim dağınıklığımızdan, güçsüzlüğümüzden yapıyor. Devrimcilerin yokluğundan, zayıflığından yapıyor. 

Sözümona muhalifler, kitlelerin biriken öfkesini frenlemekten öte bir şey yapmazlar. Devrimciler bir araya gelmeli, ortak mücadelenin araçları ve dili ivedilikle yaratılmalıdır. Devrimci odaklar oluşturulmalı ve mücadele tabandan örgütlenmelidir. Herkesi devrimci dostluk ve dayanışma duygularımızla selamlıyoruz. Yaşasın Birleşik Devrimci Mücadele!

PROLETER DEVRİMCİ DURUŞ”

Bunlara da bakabilirsiniz

Paris’te Yılmaz Güney anması yapıldı

Yılmaz Güney, ölümünün 41.  yıldönümünde Paris’teki mezarı başında anıldı. Devrimci demokrat kurumların çağrısıyla yapılan anma, …

YILMAZ GÜNEY: Sanatçı, devrimci, özgürlük simgesi…

Bugün, devrimci Kürt sanatçı Yılmaz Güney’i mezarı başında andık. 41 yıl önce çok genç yaşta …

Hainleşme ve itirafçılaşma üzerine*

“İtirafçılar toplumun yüzkarasıdırlar. Hiçbir şey toplumu onların kafasındaki pislik kadar kirletemez.  Yalan, dalavere ve sansasyon …